Blog
November 26, 2025
5 min read
0 views

🇹🇷 (TR) Sessiz Siyaset ve Özgürlüğün Çifte Yüzü: New York’ta Göçmen Kadınlar

🇹🇷 (TR) Bu makale, New York’ta göçmen kadınların sanat, emek, akademik yaşam ve mahalle pratikleri üzerinden kurduğu sessiz ve görünmez siyaset biçimlerini inceler. Bu gündelik eylemlerin politik özneleşmeyi ve Amerika’daki özgürlüğün pratik boyutlarını nasıl şekillendirdiğini ortaya koyar.

Sessiz Siyaset ve Özgürlüğün Çifte Yüzü: New York’ta Göçmen Kadınların Sanat, Emek, Üniversite ve Mahalle Üzerinden Politik Özneleşmesi New York, dünyanın dört bir yanından gelen insanların kurduğu bir kenttir. Ancak “göçmenler şehri” tanımı, çoğu zaman görünmeyen emeği, sessizleştirilmiş kimlikleri ve çoğulculuk söylemi altında yumuşatılan farklılıkları gölgede bırakır. Göçmen kadınlar, bu kente sadece katılmaz; onun kültürel, ekonomik, akademik ve siyasal dokusunu içeriden dönüştüren aktörler haline gelir. Siyaset, onların hikâyesinde çoğu zaman kürsülerde; okul koridorlarında, üniversite kampüslerinde, metro çıkışlarında, apartman merdivenlerinde, yemek sıralarında kurulur. Sanatla, emekle, mahalleyle ve akademik alanda konuşurlar. Bu çalışma, klasik temsilin ötesinde gelişen, gündelik, bedensel ve sessiz siyaset biçimlerini görünür kılmayı amaçlar. ABD Bağlamında Özgürlük Amerika Birleşik Devletleri, Anayasa’nın Birinci Maddesi ile ifade özgürlüğünü güçlü biçimde korur. Bu güvence, etnik köken, inanç, sınıf veya cinsel yönelim fark etmeksizin herkesin fikrini dile getirme hakkını tanır. Pek çok ülkeye kıyasla daha geniş bir anayasal özgürlük alanı sunar. Ancak özgürlük, yalnızc hukuki bir metin değil, günlük yaşamda fiilen kullanılabildiğinde anlam kazanır. “akademik literatürde özgürlük yalnızca negatif özgürlük (devletin müdahale etmemesi) olarak, aynı zamanda pozitif özgürlük (bireyin bu hakkı fiilen kullanabilme kapasitesi) olarak değerlendirilir” Göçmen kadınlar hukuken konuşma hakkına sahip olsa da; dil engeli, ekonomik baskılar, ayrımcılık veya topluluk içi hiyerarşiler bu hakkın kullanımını daraltabilir. Bu yüzden ABD’deki özgürlük hem bir imkân hem de günlük mücadelelerle var edilen bir alandır. Sanat: Hafızayı ve Kimliği Taşımak Sanat kolektifleri, göçmen kadınların kendini anlatma ve toplu tanıklık oluşturma alanıdır. New York’un farklı bölgeleri, göçmen kadınların sanatsal üretimlerine çeşitlilik katar: Bronx’taki mural projeleri, kolektif hafızayı sokak duvarlarına taşır. Manhattan’daki galeriler ve kültür merkezleri, sanatın görünürlüğünü artırır. Harlem’deki belgesel projeler, çok katmanlı kentsel tarihleri kadınların gözünden anlatır. Bu üretimler, bireysel ifadeden çok. birlikte hatırlamanın ve gelecek hayalleri kurmanın yollarıdır. ABD’nin ifade özgürlüğü geleneği bu alanlara hukuki koruma sağlar; ancak kültürel farklılıklar, dil engelleri ve kurumsal bariyerler hâlâ aşılması gereken sessiz duvarlar yaratır. Emek ve Aile: Görünmeyen İşin Görünür Direnci. Küresel Eşitsizliklerin Yerel Yüzü Arlie Hochschild’in “global care chain” kavramı, göçmen kadınların ev içi emek aracılığıyla küresel eşitsizlik sistemine nasıl entegre edildiğini açıklar. New York’ta temizlik, yaşlı bakımı, çocuk bakımı gibi işler göçmen kadınlara yüklenir. Şehir bu emek üzerine kurulur, fakat bu emek görünmez kalır. Sendikal örgütlenmeler, özellikle SEIU 1199 gibi yapılar, ekonomik hak mücadelesiyle siyasal özneleşme alanı sunar. Ancak statü farkı, dil sorunu, göçmenlik durumu gibi faktörler sendikal süreçlerde bile eşitsizlik yaratabilir. Göçmen kadınlar, kentin hizmet ve bakım ekonomisinin temel direklerindendir: Queens’te çocuk bakımı, ev temizliği ve hasta bakımı, hem geçim kaynağı hem de toplumsal yeniden üretimin omurgasıdır. Staten Island’da yaşlı bakımı, ev işleri ve aile içi destek, özellikle sosyal izolasyonun yoğun olduğu bölgelerde hayatın devamını sağlar. Long Island’da banliyö yaşamının görünmez iş gücü, çoğu zaman göçmen kadınların ellerindedir. Bu emek y ekonomik bir katkı sağlamakla birlikte; ailelerin ayakta kalmasının, çocukların bakımının, erkeklerin iş hayatına devam edebilmesinin de temelidir. Erkekler bu hikâyelerde kimi zaman destekleyici, kimi zaman ise kilit figürlerdir; ama aile hayatının dengesi, çoğu kez kadınların çok yönlü emeği ile kurulur. Üniversite Hayatı: Özgürlüğün ve Kimlik İnşasının Kampüsü New York’un üniversiteleri, göçmen kadınlar ve aileleri için hem fırsat hem de sınavdır: Manhattan’daki kampüsler, fikirlerin özgürce tartışıldığı ve sanatsal üretimin akademik bilgiyle buluştuğu mekânlardır. Brooklyn ve Queens’teki üniversiteler, göçmen öğrenciler ve ebeveynler için topluluk ve dayanışma ağları oluşturur. Göçmen kadınlar, üniversite hayatına öğrenci, veli veya topluluk üyesi olarak katılır. Kimi zaman kendi eğitim süreçlerini tamamlar, kimi zaman çocuklarını akademik hayata taşır. Üniversite, özgür düşüncenin ve kültürel çeşitliliğin korunduğu bir alan olarak imkânlar sunar; ancak finansal yük, dil engeli ve kültürel uyum gibi faktörler burada da eşitsizlik yaratır. Mahalle: Dayanışmanın Haritası Göçmen kadınların siyaseti, resmi yapılardan çok mahalle mutfağında, apartman merdiveninde, okul bahçesinde ve yerel pazar tezgâhında kurulur: Bu yapılar kırılgan olabilir; güven, ortak dil ve eşitlik her zaman kolay kurulmaz. Ancak yerel düzeyde inşa edilen bu ilişkiler, demokratik çoğulculuğun en dinamik unsurlarından biridir. Brooklyn’de gece devriyeleri, güvenliği ortak bir sorumluluk haline getirir. Bronx’ta yemek paylaşım ağları, yoksulluğa karşı kolektif bir savunma hattı oluşturur. Queens’te okul destek grupları, çocukların eğitimine eşit erişim sağlar. Staten Island’da komşuluk bağları, sosyal izolasyona karşı güçlü bir bağ kurar. Bu yapılar, çocukların sosyal gelişimine katkı sunar, erkeklerin de zaman zaman katıldığı kolektif görevlerle aile yaşamını topluluk içinde güçlendirir. Sessizlik Bir Yöntemdir James C. Scott’un “gizli transkriptler” kavramı, görünmeyen ama kolektif olarak paylaşılan muhalefet alanlarını tarif eder. Göçmen kadınların siyaseti çoğu zaman tam da bu alanda yer alır. Sessizlik burada geri çekilmekten çok; stratejik bir varoluş biçimidir. ABD’nin anayasal özgürlükleri bu sessiz siyasetin varlığını güvence altına alabilir; ancak bu siyasetin sürdürülebilirliği, yasal koruma, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve kültürel kapsayıcılık ile mümkündür. Göçmen kadınların siyaseti bazen yüksek sesle konuşur, bazen de sessizce ilerler. Bu sessizlik, kenara çekilmekten çok, farklı bir şekilde var olmanın yoludur. Kimi zaman stratejik bir koruma, kimi zaman da topluluğu içeriden dönüştürme biçimidir. ABD’nin anayasal özgürlük zemini, bu sessiz siyasetin varlığını yasal olarak koruyabilir. Özgürlüğün Günlük İnşası Bronx’tan Manhattan’a, Brooklyn’den Staten Island ve Long Island’a kadar göçmen kadınların sanat, emek, üniversite ve mahalle üzerinden kurduğu sessiz siyaset, özgürlüğün hem hukuki hem de pratik boyutlarını gösterir. ABD’nin özgürlük geleneği bu siyasete alan açar; fakat onu sürdürülebilir kılmak, her gün yeniden üretilen toplumsal bir çabanın işidir. Göçmen kadınların sessiz siyaseti, hem kentin demokratik dokusunu güçlendirir hem de başka bir yaşam tahayyülünün mümkün olduğunu gösterir. Asmin N Singez Kaynakça / References Fraser, N. (2013). Fortunes of Feminism: From State-Managed Capitalism to Neoliberal Crisis. Verso. Hochschild, A. R. (2000). Global Care Chains and Emotional Surplus Value. In W. Hutton & A. Giddens (Eds.), On The Edge: Living with Global Capitalism. Jonathan Cape. hooks, b. (2000). Feminism is for Everybody: Passionate Politics. South End Press. Mohanty, C. T. (2003). Feminism Without Borders: Decolonizing Theory, Practicing Solidarity. Duke University Press Derks, A. (2008). Migrant Domestic Workers in Global Cities: Links Between Labor, Migration and Trafficking. International Organization for Migration. SEIU 1199. https://www.seiu1199.org – New York bölgesindeki sağlık ve bakım emeği üzerine sendikal raporlar ve saha notları.

Last updated: November 26, 2025

By Asmin Nimet Singez

More Articles